Hayat Sahnesi

   Boğulmaktan korkarsan asla yüzmeyi öğrenemezsin. Düşmeyi düşünürken sürekli, asla yol alamazsın. Yaralanmayı göze alamazsan kazanabileceğin hiçbir savaş olmaz. Küreğin kırılacağını zannedersen devamlı, kayığını hareket ettiremezsin. Hedefine ulaşmaktan çekiniyorsan ve bununla ilgili en ufak bir şüphen bile varsa sende biliyorsun hep daha çok engel çıkacak karşına. 


   Hep korkarsan karanlıktan aydınlığa çıkmanın zevkini tadamazsın asla. Hasta olmamak için ne kadar çok mikroptan uzak durursan o kadar da çok hasta olursun mesela. Kötüyü yaşamazsan , hep iyiyi görürsen iyinin değerini anlamazsın. Sağlıklıyken düşünemezsin ne kadar muhteşem bir varlık olduğunu. Ama çok az rahatsızlanınca el ayak kesilirsin her şeyden. Sağlığın değerini anca o zaman anlarsın.

   Kaybolmaktan korkarsan asla yeni yollara çıkamazsın, yeni yerler keşfedemezsin. İnsanlardan uzak tutarsan kendini asla kimse tarafından anlaşılamazsın. Bazen çok abartmadan bazı şeylerin üstüne gitmek iyidir. Ya da deneyebilme cesaretini gösterebilmek en azından. Yüksekten hoşlanmıyorsan ve hiç deneyimleyemediysen, alçağın belki de senin için,yüksekten daha iyi, en iyi şey olduğunu anlayamayacaksın. Eğer aldatılmaktan korkarsan asla kimseyi sevme cesaretinde de bulunamazsın. Yanmaktan korkarsan donmayı hiç göze alamazsın.


   Demem o ki, bazen hayat karşımıza öyle şeyler çıkarıyor ki daha çok sabretmeyi daha çok üstüne gitmeyi hatta belki orada bırakmayı öğretmeye çalışıyor bize. Biraz hayata kulak verin derim. Çok da yabana atmayın hayatı. Öyle modernize edilmiş sözde hayat dersleri veren, hayatı ele geçirmeyi, onu yönetmeyi konu alan kitaplardaki kadar hafife alınabilecek ve anında vazgeçilebilecek bir şey değil hayat. 


   Sizi bir adım daha iyiye alıştırmayı da amaçlayan bir şey aslında. Ben biraz da hayatın biz bir şeylerin kıymetini anlayabilelim diye, onların farkına daha çok varalım diye engel çıkardığını düşünenlerdenim. Çünkü zıtlıklar birbirlerini yüceltirler. Bunu asla unutmayın. Beyaz olmadan siyahın bir değeri yoktur. Kavga gürültü olmadan sakinliğin huzurun o rahatlatıcı hissini bulamazsınız. Çok okumanın mı çok gezmenin mi daha iyi olduğunu bulabilmeniz için de mutlaka ikisini de yapmış olmalısınız mesela. Yani hayat önce siyahı yaşatır size sonra beyazın keyfini yaşattırır. Hiçbir insan nasibini almadan göçüp gitmez bu dünyadan. Hep, insanların küçükte olsa bir iz bırakıp öyle gittiklerini düşünürüm. buralarda, hep bir iz vardır elbet bir yerlerde. Bazısı mezarın yanı başındadır, bazısı doğumhanede, bazısı bir iple bir taburenin arasındadır ama vardır elbet.


   Kimse boşuna yaşamaz velhasıl. Boşuna yaşamadığı gibi boşuna da yaşatmaz hiçbir şeyi. Herkesin imtihanını yapıp gelip geçtiği şu dünyada biraz iyilik biraz şefkat biraz da anlayışlı olmanın kime zararı olur ki ?

Yorumlar

  1. Size nasıl ulaşabilirim?

    YanıtlaSil
  2. Bu ne kadar güzel bir yazı :) Yıldızlayıp her vazgeçişimde yeniden yeniden okuyasım geldi. Blogunuzu yeni keşfettim ama şimdiden müdavimi oldum :) elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim :) böyle dönütler aldıkça daha büyük zevkle, daha büyük bir inançla yazıyorum emin olun. :)

      Sil
  3. çok güzel bir yazı kaleminize sağlık ve ellerinize..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğendiyseniz ne mutlu bana. Çok teşekkürler :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar